Yeşil Çığlık Timaş Yayınları

İş adamı Yakup Atmaca’nın biricik torunu Harun dürüst, ahlaklı ve vefalı bir gençtir. Küçük

yaşta yüreğine ektiği, yıllarca sır gibi sakladığı bir sevda içinde kök salmış, gönlünü esir

 

almıştır…

 

Yakup Atmaca ve torunu, kaderin sürprizlerinden habersiz yaşarken türlü zorlukla mücadele eder.

 

Bir yanda dedesine düşman kesilmiş, mal mülk hırsıyla körleşmiş anne ve babasına karşı çetin

 

bir imtihan veren Harun diğer yanda kardeş bildiği, dostuyla nişanlanmasına vesile olduğu

 

Rüveyda’nın başına gelenlerle sarsılır…

 

İhanet ve iftiranın kararttığı hayatlarda, sevda yeniden filizlenecek mi?

 

Türlü acı ve bedel sonrası sevenler kavuşacak mı?

 

Usta yazar Ahmed Günbay Yıldız’dan kökleri çocukluğun masumiyetine dayanan sevda,

 

vefa, arayış ve dostluk gibi kavramlarla pişmanlığın, kederin ve manevi olgunlaşmanın

 

harmanlandığı, sürükleyici bir roman…

 

 

Kitaptan Alıntılar

“Karşısına kim çıkarsa çıksın, çocukluk yıllarında hafızasına resmini astığı o küçük kız arıyordu. O aklına düştüğünde, dünya güzeli olsa duygularında basitleşiyor, silik ve ruhsuz bir büstü andırıyordu…”

“Önemli bir mesele hakkında karar vermeyi mi düşünüyorsun? Ondan sonraki adımı mutlaka akıl ötesi etmeyeceksin… Hesabın yanlışsa vicdanını kanatır yanılgıların ve çekilmez bir çileye dönüşür kullandığın irade…”

“Seninle düşledim hep dünlerimi, yarınlarım sensiz olacaksa, tadı olmayacakmış gibi duruyor hayatın!.. Anılar birlikte yâd edildiğinde anlam taşırmış. Her şeyim tamam da noksanım sensin!.. Sen yoksan yalnızım, nerelerdesin? Aşk bir masalmış, öyle söylüyor tutulanlar. Bana kalırsa yitik sevdalarmış ölümsüz olan!”

“En ufak ihtimalleri yokluyor hayallerim, nerelerdesin? Seninle gönül iklimlerini bütünleştirebilmek sevdası var kalbimde…”

“Mutluluk, bazen seven insanların önlerine çıkan talihsizliklerle gönül yorsa da vuslat muştusu mutlaka bir yerlerde saklı kalır... ”

“Mevsimler değişti tükendi sabır,

Gönül söz dinlemez oldu neredesin?

Hasreti tespihe diziyor kahır,

Umudun çiçeği solgun, neredesin?”

“Aşk, her yüreğin kendi arzulayışına göre isimlendirmek istediği tutku. Ben o kızı işte böyle sevdim…”

“Bendeki bu sessiz ve derinlerde saklanan sevda sonunda benimle toprağa düşse deşse de ne gam? Adam gibi sevdim! Büyüsüne yenik düşmüşüm, yüreğimde sakladığım o masalsı aşkın…”

“Bileklerim çelikten kelepçelerle kilitlense ve ayaklarıma paslanmış prangalar vurulsa, darağacına yürütürlerken sorsalar bana, ‘Son arzun nedir?’ diye. Cevabım ne olurdu biliyor musun? Gözlerime hasret tütsüsünü bırakıp giden ve kalbime aşkın büyülü nakışlarını işleyip kayıplara karışan o kızı bana getirin!”