Ara
24 Saatte Kargoda
Siparişleriniz aşağıda belirtilen şartlar dâhilinde, 24 saat içinde ilgili kargo firmasına teslim edilmektedir.
Hafta içi saat 17.00'ye kadar verilen siparişlerde geçerlidir. Cumartesi-Pazar ve resmi tatil günlerinde alınan siparişlerde geçerli değildir. Saat 17.00'den sonra verilen; ödemesi veya onayı 17.00'den sonra yapılan siparişler ertesi gün işleme alınır. Sepetteki tüm ürünlerin "24 Saatte Kargoda" taahhütüne sahip olması gerekmektedir.

Stoklu ürünlerde, sonradan tespit edilecek ürün kusurları sebebiyle gecikme yaşanabilir.
İade veya iptal gibi işlemler sebebiyle düzenlenen siparişlerde geçerli değildir.
24 saat içinde kargo firmasına verilen siparişlerin adrese teslim süresi, kargo firmasına ve teslimat adresine göre değişebilmektedir.
Mücbir sebep halleri saklıdır. KitapSeç bu taahhütte değişiklik yapma hakkını saklı tutar.
Satıcı Puanı: 9,9
Kitapsec.com müşterileri tarafından verilen zamanında gönderim, paketleme ve genel alışveriş deneyimi puanlarına göre satıcı puanı hesaplanmaktadır. Değerlendirmeler son 6 ay içerisinde yapılan değerlendirme sayısını vermektedir.

Merkez Sağ Türk Siyasetinde Kısa Bir Hafıza Perspektifi Karahan Kitabevi

SÜPER FİYAT
104.00 TL
Mağaza : KitapSeç
9,9
Yayınevi / Marka : Karahan Kitabevi
ISBN : 9786057439123
Kazanacağınız Puan : 104 Puan
Sayfa Sayısı : 79
Kitap Ebatı : 14x21
Bugün Ziyaret : 2 kişi bu ürüne baktı
Kargo İndirimi : 590 TL üzeri Kargo BEDAVA
Tedarik Süresi : En geç 06 Ekim Pazar gününe kadar
Bu ürün size KitapSeç tarafından gönderilecektir

Merkez Sağ Türk Siyasetinde Kısa Bir Hafıza Perspektifi Karahan Kitabevi

Antik Yunan’ın büyük düşünürü Aristoteles, iki uç nokta arasında bulunan orta yoldaki erdemin, ılımlılığı amaçlayan bir çeşit alçakgönüllülük olduğunu söyler. Kısacası, dengenin filozofu, aşırılığı değil, merkezdeki ılımlılığı olumlamaktadır. Siyasetteki merkez sağ ve merkez sol kavramlarına da bu açıdan bakmanın isabetli olacağı kanısındayız. İki uç noktanın radikalizm anlamına geldiği ve radikalliğin büyümesinin merkezdeki erdem ve ılımlılığı zayıflattığını söyleyebiliriz. Nitekim sağ ve sol radikalizmin bunalım dönemlerinde büyüme eğilimi gösterdiği ve büyüdükçe de merkez sağ ve merkez soldaki ana gövdeyi zaafiyete uğrattığı bir hakikattir. 
Belirtelim ki, bizdeki sağ ve sol kavramlarının Batı’daki gibi sınıfsal bir temeli olmamıştır. Batı’daki sosyal ve ekonomik gelişim ve değişime tanıklık eden tarih, bizde farklı bir çizgi izledi. Kökü Osmanlı dönemine dayansa da, Cumhuriyet dönemi siyasetindeki merkez sağın kısmen de olsa Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ve tam da Fethi Okyar’ın Serbest Cumhuriyet Fırkası’nda kendisini bulduğu açıktır. Merkez solu ise bugün CHP temsil etmektedir. Serbest Fırka’nın kısa süren hayatı, DP ile yeniden sahneye çıkmıştır. Kuruduğu zannedilen ırmak ihya olmuş, gürül gürül akmaya başlamıştır. Bu gelişim çizgisindeki CHP’nin devleti kuran parti olması nedeniyle asker-sivil bürokrasinin partisi olduğu siyasi yorumcuların kabul ettiği bir husustur. Bunun dışında kalan geniş halk kitleleri dediğimiz küçük burjuva, esnaf ve köylü kesimi ise bürokrasinin dışındaki halk yığınlarıdır. Görüldüğü gibi buradaki sağ ve solun Batılı anlamda sağ ve solla ilişkilendirilmesi zorlaşmaktadır. Nitekim İdris Küçükömer  Düzenin Yabancılaşması’nda bu çarpıklığa dikkat çekerken Türkiye’deki sağ çizginin sol, sol çizginin ise sağ olduğunu söyler. Küçükömer’in bu görüşü çok abartılı bulunsa da, dikkat çekmek istediği nokta açısından isabetlidir. Esasen CHP’nin solculuğu da hep tartışılmıştır. 1961 Anayasası’nın görece yarattığı özgürlük ortamında kurulan TİP’in ani bir büyüme göstermesi karşısında İsmet Paşa da onların önünü kesmek amacıyla “Ortanın solundayız” demişti. Ve o gün bugün de Türk siyasetinde merkez solu CHP temsil etmektedir. 
DP’nin sahneye çıkması için ise İkinci Dünya Savaşı’nın bitmesini beklemek gerekecekti. Savaş sonrasında dünyada demokrasi rüzgârları esmeye başlayınca, Türkiye’nin tek partisi içinde de kıpırtılar başlamış ve İnönü’nün de olumlu bakmak durumunda kalması sonucunda yeni partilere onay çıkmıştı. İşte böyle bir ortamda siyaset sahnesine 1946 başlarında çıkan Demokrat Parti’nin başındaki Celâl Bayar, kamuoyunun yabancısı değildi. Celal Bayar, İnönü hükümetinin İktisat Bakanı, Atatürk’ün ise Başbakanıydı. Demokrat Parti’yi Dörtlü Takrir sonrası yakın arkadaşları Adnan Menderes, Fuat Köprülü ve Refik Koraltan’la birlikte kurmuşlardı. Gazeteciler “partiniz sağda mı solda mı?” sorusunu yönelttiğinde Bayar cevaben “Demokratız” demişti. Bu cevap esasen partinin hem kimliğini hem de konumunu göstermekteydi ve bu konum “merkez”di. 
 
Kategoriye Ait En Çok Satan Ürünler
Kategoriler