24 Saatte Kargoda |
Siparişleriniz aşağıda belirtilen şartlar dâhilinde, 24 saat içinde ilgili kargo firmasına teslim edilmektedir. Hafta içi saat 17.00'ye kadar verilen siparişlerde geçerlidir. Cumartesi-Pazar ve resmi tatil günlerinde alınan siparişlerde geçerli değildir. Saat 17.00'den sonra verilen; ödemesi veya onayı 17.00'den sonra yapılan siparişler ertesi gün işleme alınır. Sepetteki tüm ürünlerin "24 Saatte Kargoda" taahhütüne sahip olması gerekmektedir. Stoklu ürünlerde, sonradan tespit edilecek ürün kusurları sebebiyle gecikme yaşanabilir. İade veya iptal gibi işlemler sebebiyle düzenlenen siparişlerde geçerli değildir. 24 saat içinde kargo firmasına verilen siparişlerin adrese teslim süresi, kargo firmasına ve teslimat adresine göre değişebilmektedir. Mücbir sebep halleri saklıdır. KitapSeç bu taahhütte değişiklik yapma hakkını saklı tutar. |
Her Dağın Gölgesi Deniz Düşer İletişim Yayınları |
|||
|
|||
|
|||
|
“Büyüyordum… Nenem Xacê’nin eteğinin altında, jandarma baskınları arasında, radyonun dibinde, duydukları haberlerle asılan yüzleri izleyerek, asılanların isimlerini duyarak, toprak yiyip, köpek kovalayarak, telden arabalarla ıı-ınnn yaparak büyüyordum. Arada bir annemden mektuplar geliyordu. Nenem Xacê mektupları okutup, ‘Hımm,’ diyor, anlaşılmaz biçimde ağzında bir şeyler geveliyordu. Mektuplarda ‘Çocukların hali vaziyeti nasıl?’ diye sorulan soruları okuyanlar ise iç çekip bana bakıyordu. Oysa çoktan unutmuştum annemi. Ama yine de her çocuğun bakışlarının mazlumluğundan, derinliğinden olsa gerek, kabuklu göz kapaklarımın altındaki fıldır gözlerimin bir an mahzunlaştığını görenler, bunu anne özlemine ve yetimliğe yoruyor, ağlıyorlardı. Hele de kadınlar… Köy kadınları, acıyı unutturma derdine girerken daha fazla hatırlatırlardı. Hangi kadın yolda yolakta beni görse çağırıp memelerinin arasına bastırır, ben öyle üzerlerindeki kadınlık, annelik, köylülük karışımı kokuyu içime çekerken, onlar ise yazmalarının ucundan tutup, gözlerini silerlerdi. Bu içli anlar, artık benim de farkında olduğum, keyif aldığım birer oyuna dönüşmüştü. Kadınları gördüğüm zaman boynumu büker, ağır adımlarla yanlarına yaklaşır, içerleyip de beni memelerine bastırmalarını beklerdim.”
Bir Alevi Kürt köyünün ve insanlarının hikâyesi...
“Vecizeleri, mesajları ve yasalarıyla bedene oturmaya çalışan, yer yer beline vurulan penslerle daralan, yer yer dikişleri patlayan Cumhuriyet”in uzak hatırası...
1960’lar ve 70’ler... Nurhak’ın yası... “Rüyalardan keramet, ocaklardan derman, dedelerden ikrar almaya alışmış köylü”nün devrim düşüne dalışı...
Ve “tüm zamanların, her şeyin intikamını alma” öfkesini biriktiren 12 Eylül kâbusu...
Evrim Alataş’ın, neşesini öfke kıyamet içinde de yitirmeyen kaleminden.
Bu Ürüne Bakanlar Bunlarada Baktı |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Kategoriye Ait En Çok Satan Ürünler |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|