Türkiyede Türkçülük Astana Yayınları
Türkiye Cumhuriyeti bugünün dünyasında merkezi coğrafya da yer alan bir ulus
devlettir. Devletin kimliği belirlenirken önce imparatorluk adı olan “Osmanlı” kavramı esas
alınmak istenmiş ama bir Osmanlı kimliğinin gerçekleşememesi yüzünden ikinci aşamada
“İslam” kimliği üzerinden bir dinsel ulusalcı kavram geliştirilmek istenmiş ama İmparatorluk
coğrafyası üzerinde çok farklı dinlerden gelen insanlar yaşadığı için ve gayrimüslimlerin karşı
çıkarak itiraz etmeleri yüzünden bu tür bir ulusalcılık akımı geliştirilememiştir. Bunun üzerine
Türklerin tarihten gelen siyasal birikimi öne çıkarılarak yeni kurulmakta olan ulus devletin adı
“Türklük” kavramı üzerinden Türkiye olarak belirlenerek, Osmanlı İmparatorluğu yerine orta
dünyada Türkiye Cumhuriyeti devleti çağdaş bir siyasal yapılanma olarak kurulmuştur.
Atatürk Cumhuriyetinin kimliği belirlenirken ve siyasal modeli bu duruma paralel bir
biçimde çizilirken, işin içine hem batıcılık hem de Atatürkçülük kavramları da girmeye
başlayınca üç tarzı siyaset anlayışından beş tarzı siyaset yaklaşımına doğru yeni devletin
yönlendirilmesine çalışılmıştır. Dünyanın tam ortasında ve üç kıtanın toprakları üzerinde
etkinliğe sahip bulunan Türklüğün anavatanı olarak Anadolu yarımadası belirlenince, bu
topraklar üzerinde kurulu bir merkezi devlet olarak Türk devleti, bir doğu-batı ya da bir
Avrupa-Asya sentezi olarak görülmeye başlanmıştır. Dünya tarihinin en eski topluluklarını
oluşturan kavimlerden birisi olarak Türkler, Göktürk İmparatorluğu üzerinden Türk kimliğine
dayanarak dünya sahnesine çıkmışlardır. Daha sonraları da devletin kurucusu ve başındaki
otorite olan Türk asıllı kralları ve de imparatorların isimleri ile adlandırılan Türk devletleri,
tarihsel süreç içerisinde sıra ile devreye girerek etkin olmuşlardır.
Geçen yüzyılın başlarında ortaya çıkan imparatorluklardan ulus devletlere geçilme
aşamasında, Türklük olgusu bir ulus devletin adı olarak öne çıkmıştır. Tarih öncesi Proto-
Türklerden başlayarak çağdaş bir ulus devletin adına kadar yükselen Türklük olgusu, bugünün
koşullarında var olmaya devam ederek, bütün Türk asıllı toplulukların kurdukları devlet
düzenleri açısından yol göstermektedir. Yüz yıl öncesinde ulus devletler kurulurken önem
kazanan Türklük oluşumu, geçmişten gelen siyasal birikimi ve gücü ile çağdaş Türkiye
Cumhuriyetinin sağlam bir temele oturmasına önemli katkılar sağlamaktadır. Türklük
oluşumu anavatan Türkiye kadar, diğer Türk asıllı devlet ve toplumların yol göstericisi olarak
da temel kimliklerini belirlemektedir. Yirmiden fazla devlet ve toplumun temel dayanak
noktası olan Türklük kavramı bu kitapta Türkiye merkezli bir bakış açısı ile değerlendirmeye
çalışılarak, Türk dünyasının geleceğini temsil eden genç kuşaklara geçmişten gelen bir bilgi birikiminin aktarılması hedeflenmiştir.