Serçeyi Öldürmek Kutulu Set İndigo Kitap
Efsun Zorlu, Karadere ailesinin yarattığı yıkımın altında sıkıca ona tutunan Fetih’i itmekle tutmak arasında, ince bir çizginin üzerindedir. Efsun Zorlu olarak gitmeliyken Efsun Karadere olarak kapı eşiğinden geçemez. Yıkımın ortasında durak inşaları tamamlanır, bir kâğıt üzerinde başlayan anlaşma tümüyle gerçeğe dönüşür; durakla başlayan sözler kurulan şehirle tamamlanır.
Bir şehre bir yabancı gelir, yıkık dökük bir aileyi birleştirirken kendini feda eder. Bir şehre bir yabancı gelir, Fetih Karadere namlunun ucundan baktığı o kadının ailesi olur.
“Bir kadın geldi, sihirli elini herkesin üzerinde dolaştırdı, şifa dağıttı.
Sonra hep beraber birlik oldular ve o eli kestiler.”
Bir şehirden bir kadın gider, herkes kimsesiz kalır.
Bir şehirden bir kadın gitti, Fetih Karadere yapayalnız kaldı.
Kalemler ellere düşer, kelimeler sayfalara dokunur ve mektuplar tamamlanır. Fetih Karadere bir mektubun gölgesinde aylarını geçirir. Siyah gül beyaz gülü, Fetih Efsun’u bekler. Fetih ile Efsun son
bir eşikte sınanır.
Dudaklarını sık sık tazeliyor,
Koyu kırmızı rujuyla.
Otuzumu geçtim, otuz beşime
az basamak kaldı.
Bilmiyor ki ne ilkokul öğretmenim ondan güzeldi
ne bir başkası.
Bilmiyor ki gördüğüm
tek bir yeri bile özlemedim,
Benim derdim güzelin güzele
ne çok yakıştığı.
Bilmiyor ki,
Dünyanın en şanssız kadını,
Kendini dışarıdan
bir kez olsun görmedi.
Serçeği Öldürmek 2 – Ciltli
Efsun ve Fetih’in bir kâğıdın üzerine bıraktıkları imzanın mürekkebi, kâğıtla sınırlı kalmaz ve ellerine yüzlerine bulaşır. Zaman o mürekkebi, kalplerine de ulaştırdığında suyla temizlenemeyecek halde olduklarının farkına varmadan birbirlerini itmeye başlarlar. Ruhları birleşmişken bedenlerinin çırpınması nafiledir.
Onları bağlayan tek şey artık Zeliha değildir ve bunu fark ettiklerinde yollar açılır, inşalar için kalpler sıvanır.
Efsun’un kapalı yolları, Fetih tarafından birer birer açılırken durak inşaları başlar. Duvarlar yıkılmaz, boyanır. Yollar aşılmaz, yolculuklar başlar. Efsun tek savaşı kalbiyle sanırken asıl düşmanı görmezden gelir. Zırhlarını indirir, kalbini yumuşatır, Fetih’in ruhunu kabul etmek için yaralarını açıkta bırakır. Yaralar deşilir, travmalar tetiklenir, geçmiş bugünü katleder.“Kaşlarımın arası bir mezar gibi kazıldı, banyonun duvarları daraldı, tavan üzerime çökmeye başladı. Düşman beni öldürecekken doğurdu.”Efsun ve Fetih’in ilmek ilmek birleştirdikleri hayatları tek bir gecede, acımasızca çözülür.
İlmekler söküklere, yollar yıkımlara, duvarlar harabelere dönüşür.
“Bir koyun, iki koyun değil.
Bir mezar, iki mezar, üç mezar...”
Serçeği Öldürmek 1 – Ciltli
Efsun Zorlu, doğup büyüdüğü İzmir`den tıp fakültesinden mezun olarak ayrılır ve mesleği onu Şanlıurfa`ya kadar sürükler. Henüz mesleğinin ilk haftasındayken, on sekizinci yaşının ilk gününde hastaneye getirilen genç bir kızla karşılaşır. Efsun için bu genç kız bir vakadan öteye gider ve gittikçe derinleşir. Sır perdesini aralamak Efsun için artık bir mecburiyettir. Düştüğü derinlikte doktor kimliğiyle kalması imkânsızlaşır. Hastasının vücudunda fark ettiği izler onu adım adım kendi geçmişine götürür; vardığı yerde ise geleceğini başkasının dudakları arasında bulur. Geçmişin pençesi ensesindeyken atacağı adımlar artık onun kontrolünde değildir.
Tek gayesi genç bir kızı kurtarmakken yüzüne kapanan kapılar, sırtını dönen bedenler, korkaklar ve acizler cirit atmaya başlar.
Bir geçmiş.
Bir vasiyet.
Bir kadın.
Verilmiş sözler, kurtarılan hayatlar, doğrultulan namlular, yalanlar ve aşk.
Şanlıurfa`nın orta yerine devrim gibi düşen Efsun, koca düzene baş kaldırırken tek yenilgisini beklemediği yerden alır. Bu şehre bir yabancı gelir; Fetih Karadere kardeşinin elinden sıkıca tutmuş
bu yabancıya namlunun ucundan bakmaktadır.
İki silah.
İki kurşun.
İki hedef
"Pes etmek nedir bilmiyor.
Kuş uçmaktan yoruluyor, kanat bitap düşüyor ama o, pes etmek nedir bilmiyor. Hırs değil bu. Bilmediğini yapamayış. Öğrenmesine izin vermemişler. Cahillik. Şahit olduğum en gözü kara cahillik,” demişti benden bahsederken.
Ben Efsun Zorlu.
Bu benim hikâyem.