Kategoriler KPSS Kitapları Yayınevleri Yazarlar Mağazalar Banka Hesaplarımız İletişim Formu Sipariş TakibiMağaza Aç
ARA
Satıcı Puanı: 9,9
Kitapsec.com müşterileri tarafından verilen zamanında gönderim, paketleme ve genel alışveriş deneyimi puanlarına göre satıcı puanı hesaplanmaktadır. Değerlendirmeler son 6 ay içerisinde yapılan değerlendirme sayısını vermektedir.

Kenzi Divanı Pan Yayıncılık

Kenzi Divanı Pan Yayıncılık | 9799758434502
Üretici Liste Fiyatı: 15.00 TL
Kitapseç Fiyatı:12.00 TL
ISBN / BARKOD
:
9799758434502
Mağaza
:
Yayınevi / Marka
:
Yazar
:
Kazancınız
:
3.00 TL
Kazanacağınız Puan
:
12 Puan
Sayfa Sayısı
:
423
Kitap Ebatı
:
13x21
Toplam Satılan
:
1 Adet
Kargo İndirimi
:
699 TL üzeri Kargo BEDAVA
Tedarik Süresi
:
Yaklaşık 2 İş Günü

Bu Ürün Tedarik Aşamasındadır.

Bu ürün size KitapSeç
KİTAPSEÇ PAZARYERİ
Tüm satıcılarımız Kitapseç hizmet standartlarını garanti eder.
Ücretsiz İade
Hızlı Teslimat
Müşteri Desteği
Satıcı: KitapSeç
Satıcı Ünvanı: ADRES7 Elektronik Ticaret ve Bilişim Hizmetleri Anonim Şirketi
İletişim: Satıcıların iletişim e-posta adresi kitapsec tarafından kayıt altındadır.
tarafından gönderilecektir.

Kenzi Divanı Pan Yayıncılık


Abdülaziz Şenol, 20. yüzyılda yetişmiş divan sahibi mutasavvıflardandır.
Kenzî, Atâyâ-yı Hüdâ'dır hep dile vârid bu Divânım
İçinde her ne yazdımsa odur hâl-i perişânım beyitiyle başlayan divanında, 17 yaşında iken tanıştığı tasavvuf felsefesini, ömrünün her safhasında gelişen ve derinleşen düşünce yapısıyla yazdığı şiirlerle dile getirmiştir.
Bu divan, Kenzî Aziz Şenol'un elde olan tüm şiirlerinden oluşmuştur ve ciltlerle anlatılacak hakikatlerin bir cilde sığdırılmış halidir.

Yazar Hakkında

Abdulaziz Şenol

Abdülaziz Şenol, Tarsus`ta 15 Ağustos 1895 tarihinde dünyayı geldi. Babası Kâmil Efendi Tarsus`ta tanınmış bir hekim, annesi Hatice (Hasibe) Hanım memleket eşrafından varlıklı bir ailenin tek kızıdır. Asıl adı Abdülaziz Sami`dir. Sonraları kısaca Aziz ismiyle tanınmıştır. Baba tarafından ataları Karaman`dan gelerek Tarsus`a yerleşmişlerdir. Büyük babası da hekim olduğundan aile lakapları Hekimzâdeler olmakla beraber, soyadı kanununda `Şenol` soyadını seçmiştir.

Henüz sekiz yaşlarındayken babası Kâmil Efendinin vefatı üzerine, annesi ve kardeşleriyle birlikte anneannesi Zehra Hanımın yanında kalmış ve onun terbiyesiyle büyümüştür.

Çocukluğu, din, ahlak, âdet ve ananelerimize sıkı sıkıya bağlı eski terbiyemizin katı kuralları arasında geçmiştir. Önceleri takliden başlasa da, çocukluğun bütün safiyeti ile sürdürdüğü ibadetler, öğrendiği dinî kıssa ve menkıbeler, gençliğinin saffetinde, manevi duygularını, ulvi hislerinin gelişmesinde katkıda bulunmuştur.

Tarsus`ta sırasıyla devam ettiği iptidai ve rüştiye mekteplerini bitirince, baba mesleğini seçmeyi çok arzulamış ve bu isteğini anlayışla karşılayan aile büyüklerinin de onayıyla İstanbul`a Mektebi-i Tıbbiye`ye gönderilmesi kararlaştırılmıştır. Fakat daha sonra, o zaman padişaha karşı siyasi hareketlere mihrak olan bu yüksek mektepte tahsilinden doğabilecek tehlikeleri düşünen anneannesi sevgili torununu korumak düşüncesiyle İstanbul`a göndermekten vazgeçince, tahsil hayatı sona ermiş oldu.

Abdülaziz Şenol, henüz on yedi yaşlarındayken tarikat hayatına girmiştir. Önce Şeyh Diyarbekirlizâde Ali Efendinin Rüfaî tekkesine ve bilahare Kadirî şeyhi Mısrî Abdüsselâm Efendi`nin tekkesine müdâvim olarak, tarikat usul ve erkânını öğrenmiş, zikir ve ayinlere katılmıştır. Devrinde, ihyâ gecelerinden başka yılda bir kere bir perşembe gecesi yapılan, "Hamis-i meşâyih" yani şeyhler perşembesi denilen ayinlerde memleketteki bütün şeyhler, dervişleriyle beraber, münavebe ile bir tekkede toplanırlar, ibadet ve zikirlerden sonra, adeta bir yarışma teşkil eden, bürhan gösterileri yaparlardı. Dervişler arasında mazhar çalarak iştirak ettiği böyle bir müşterek ayinde vukua gelen harikulade bir olayın kahramanı olarak görüp hayran kaldığı ve o zamana kadar benzerine hiç rastlamadığı, hal ve harekâtıyla diğer meşâyıhtan çok daha farklı ve çok muhterem bir zat olan Develizâde Hafız Halil Efendiden çok etkilenmiştir. O sıralarda on sekiz yaşlarında olan Abdülaziz, 1912 yılında, etkisinde kaldığı bu yüce zatın bir ihvan evindeki meclisine gidip, huzura alınmış, heyecanını hayat boyunca muhafaza ettiği, benliğini kuvvetle sarsan fevkalade olaylarla dolu olarak, evlatlığa alınmıştır.

Develizade Hafız Halil Efendi, şöhreti Tarsus, Mersin, Adana ve Trabzon`a kadar pek çok vilayette yayılmış, çok geniş bir ihvan topluluğu olan gerçek bir veli, bir kâmil mürşittir. Yüzbaşı rütbesindeyken emekli olarak Tarsus`a yerleşmiş ve evlenmemiştir. Yüce şahsiyetinin kemaliyle, etrafında, her sınıftan insanların olduğu bir ihvan topluluğu oluşmuştur.

Abdülaziz, ekmel mürşidinin irtihaline kadar, yaklaşık yirmi bir yıl süreyle bu zatın taht-ı irşadında bulundu. Memuriyet, askerlik gibi maddi hayat meşgaleleri ve onlardan doğan ayrılıklar, onun manevi bağına hiç bir suretle etkilemedi. Bilakis sevgisini artırıp bağını pekiştirdi. Giderek kendi varlığını mürşidinin varlığında yok etti. Tarifi imkânsız inkişaflardan, birçok fütühattan sonra, insanüstü güzellikte, mümtaz bir manevi kazandı.

Aziz Şenol, bütün bu manevi halleri yaşarken aynı zamanda zamanının makbul mesleklerinden memuriyete geçmiştir. Mersin Adliyesinde zabıt kâtipliğine tayini nedeniyle ailece Mersin`e göç etmişler, bir süre sonra patlayan Birinci Dünya Savaşı üzerine de askere alınmıştır. Savaşta, Kafkas ve Sina cephelerinde bulunmuştur.

Askerlik hayatı, başından geçen pek çok maceralarla doludur. Harbin sonunda, yararlılığı sebebiyle verilen harp madalyası ile Mersin`e dönmüş ve memuriyet hayatına devam etmiştir. Altı yıl kadar, önce Mersin postanesinde, sonra Mersin Gümrük Rüsumat Başmüdürlüğünde çalıştıktan sonra istifa ederek memuriyetten ayrılmıştır.

Abdülaziz için, harpten sonraki bu devir, sülûk seyrinin en hararetli, ruhaniyetinin en coşkun devresi olmuştur. Sülûkun harareti ve cezbesi içinde hac vazifesini yerine getirmek üzere mürşidinden izin alarak, parasız, perişan bir gezgin derviş kılığında, yaya olarak bir seyahate çıktı. Şam`a kadar sürdürebildiği bu seyahati, baştanbaşa maddi ve manevi olaylarla doludur.

Bu seyahat esnasında, devrin bir çok manevi büyükleriyle tanışma fırsatını buldu. Halep`te Nakşî tarikinden Şeyh Beşir, Humus`ta yine Nakşî tarikinden Şeyh Ebu`l-Nasr Halef, Şam`da Şazelî tarikinden Şeyh Mahmud Ebu`ş-Şamad ve yine Şam`da Nakşî tarikinden ve İmam Rabbani ahfadından Şeyh Muhammed Masûm-ı Hindî tanıştığı şeyhlerden bazılarıdır.

Şam`da bulundukları günlerde Hicaz`da Vahhabî isyanı başlayınca güvenlik sağlanamadığı için yollar kapanınca bir müddet bekledikten sonra, kendisine manen büyük inkişaflar sağlayan bu yolculuğu sona erdirip hasret ve sevgisi içini kavuran mürşidine kavuşmak üzere aşk ve şevkle memleketine dönmüştür.

Seyahatten dönüşünden bir süre sonra şakirdindeki terakki ve inkişafı yakın bir takiple değerlendiren mürşidinin emriyle Mersin`deki ihvan topluluğuna riyaset ederek, onların teslik ve idaresiyle görevlendirildiler. Bu arada, 1924 yılında mürşidinin emriyle Girit muhacirlerinden Saadet Hanımla evlenmiştir. Böylece, eşinin vefatına kadar kırk altı yıl süren bu mutlu evlilikten, ikisi erkek ve ikisi kız olarak dört çocukları dünyaya gelmiştir. 1926 yılında Adana`ya taşınınca yine mürşidinin emri üzerine, bu defa da orada mevcut büyük ihvan topluluğunun başında aynı görevi yerine getirdi. Adana`da serbest hayata atılarak bir mağaza açmış, ithalatçılık ve mümessillik yaparak, ticaretle meşgul olmuştur.

Develioğlu Hafız Halil Efendinin, 1933 yılında Tarsus`un Namrun yaylasında vefatından sonra çok müteessir oldu ve dört ay süreyle evlerine kapanıp, dışarı hiç çıkmadı ve kimseyle görüşmedi. Dört ay süren bu itikaf devresinden sonra da artık burada duramayacağını anladı ve Trabzon`la başlayan ve İzmir`le biten bir yolculuğa çıktı. 1935 yılında İzmir`e yerleşince, vakti çeşitli işler ve uğraşlarla geçmiştir. Sonraları 1960 yılına kadar, çarşı içinde, Başdurak mevkiinde açtıkları küçük bir dükkânda, elbise ve şapka temizleyiciliği yapmış ve Şapkacı Aziz Efendi namıyla tanınmışlardır.

Israrlar üzerine, bir madeni eşya imalathanesinde, ortak sıfatıyla girip çalışmaya başlayınca, 1960 yılında mezkur dükkânı kapatmıştır. Burasını tahliye ederken maalesef bazı şiirleri kaybolmuştur. Altı yıl kadar bu işle meşgul olduktan sonra 1967 yılından itibaren, yine ısrarlı davetler üzerine girdikleri bir inşaat müteahhitliğinde aynı göreve devam etti. Çalışma hayatına nihayet 1973 yılında son vererek evlerine çekildi. 1970 yılı sonlarında ilk eşinin vefatından sonra iki yıl sonra Canan Hanımla evlendi. Karşıyaka`daki evlerinden Hatay`a (İzmir) taşınarak, ömürlerinin sonuna kadar, köşelerinde, muhterem eşi ve hiç eksilmeyen ziyaretçileri arasında huzur ve sükun içinde sürdürdü.

Abdülaziz Şenol Kenzî, 8 Mart 1981 yılında vefat etti.
Bu Ürün Toplam 1 Adet
Satılmıştır...
Bu Ürün Bugün 3 defa
Ziyaret Edilmiştir...
Kategoriye Ait En Çok Satan Ürünler
2
Yanlızlık Paylaşılmaz Yapı Kredi Yayınları Yanlızlık Paylaşılmaz Yapı Kredi Yayınları
90.00 TL 63.00 TL
1368 adet Satıldı
3
Sakın Şaşırma Yapı Kredi Yayınları Sakın Şaşırma Yapı Kredi Yayınları
80.00 TL 56.00 TL
1263 adet Satıldı
4
Yedi Güzel Adam Cahit Zarifoğlu Beyan Yayınları Yedi Güzel Adam Cahit Zarifoğlu Beyan Yayınları
120.00 TL 84.00 TL
1257 adet Satıldı
5
Büyük Saat Yapı Kredi Yayınları Büyük Saat Yapı Kredi Yayınları
420.00 TL 294.00 TL
1232 adet Satıldı
6
Üvercinka Can Yayınları Üvercinka Can Yayınları
120.00 TL 84.00 TL
909 adet Satıldı
7
Ahlar Ağacı Metis Yayınları Ahlar Ağacı Metis Yayınları
100.00 TL 80.00 TL
824 adet Satıldı
8
Sevda Sözleri Can Yayınları Sevda Sözleri Can Yayınları
295.00 TL 206.50 TL
757 adet Satıldı
9
Çiçek Senfonisi Yapı Kredi Yayınları Çiçek Senfonisi Yapı Kredi Yayınları
280.00 TL 196.00 TL
710 adet Satıldı
10
Yerçekimli Karanfil Yapı Kredi Yayınları Yerçekimli Karanfil Yapı Kredi Yayınları
80.00 TL 56.00 TL
674 adet Satıldı
BAŞA DÖN