Bu ürün size
KitapSeç
KİTAPSEÇ PAZARYERİ
Tüm satıcılarımız Kitapseç hizmet standartlarını garanti eder. |
Ücretsiz İade |
Hızlı Teslimat |
Müşteri Desteği |
|
|
Satıcı: KitapSeç
Satıcı Ünvanı: ADRES7 Elektronik Ticaret ve Bilişim Hizmetleri Anonim Şirketi
İletişim: Satıcıların iletişim e-posta adresi kitapsec tarafından kayıt altındadır. |
tarafından gönderilecektir.
İstanbula Dair Set 4 Kitap Takım Profil Kitap
İstanbul (L'Orient)
Batılıların Türklere ve İslam'a olan ilgisi Osmanlı İmparatorluğu'nun güçlenmesinden sonra iyice arttı. Özellikle 16. yüzyıldan sonra Türkler ve İstanbul üzerine Batı'da çok çeşitli yayınlar çıktı.
Bu yayınların önemli bir kısmı Oryantalist bakış açısını içerdiği için pek objektif değildi. Genelde Türkler aşağılanır ve küçümsenirdi. Osmanlı İmparatorluğu'nun güç kaybetmeye başladığı 18. yüzyıldan sonra bu tür yayınlar daha da arttı. Aşağılama ve küçümseme bu yayınlarda da ağırlıktaydı.
Bazı istisna çalışmalarsa Türklere, İstanbul'a, İslam'a daha objektif yaklaşıyordu. Bunlardan biri de 19. yüzyılda İstanbul'u ve diğer birçok yeri ziyaret eden Eugene Flandin'in İstanbul
(L'Orient) isimli eseridir. Gravür, portre ve manzara ressamı olan Eugene Flandin sosyal ve siyasal yorumlarda bulunan diğer yazarların aksine farklı ve tarafsız yaklaşımda bulunuyor.
Flandin'in İstanbul'un camileriyle çok yakından ilgilendiği yazdığı ayrıntılı notlarla belli oluyor. Mimariyi çok sevdiğinden ve camilere eklenen estetik minarelerden övgüyle bahsediyor. Tabii bunda Flandin'in ressam olmasının büyük katkısı var.
Kitabı büyük bir titizlikle çeviren Orhan Koloğlu, Flandin'in camilerle ilgili tasviriyle ilgili şöyle diyor: "İstanbul'un profilini belirlemekte en önde gelen Süleymaniye camii hakkında Flandin'in değerlendirmesi şöyledir: 'İbadet yerinin boyutları ve kubbesinin yüksekliği ile İstanbul'un en büyük ve gösterişli camiidir. Altın Boynuz'a (Haliç), Tersane'ye ve İstanbul semtlerinden birinin üzerine yerleştiği küçük vadilerden birine egemen durumdaki bir tepenin doruğuna yerleşmiş olup, şahane bir mabedin bütün ihtişamını kendinde gösterir.' Dünyanın en ünlü eserlerinin de zamanın yıpratıcı etkilerini yaşadıkları bilinir. İtalyanların eğriliği ile ünlü Piza kulesini ayakta tutabilmek için nasıl çırpındıkları malumdur. Bizim de Tanrısal Bilgelik (Hagia Sophia) anlamını taşıyan adını değiştirmeye hiç kalkmadan minarelerle zenginleştirdiğimiz Ayasofya Camii'nin yaşaması için durmadan çaba sarfettiğimiz bilinir. Dolayısıyla Dünyanın en ünlü mimarları arasında sayılan Mimar Sinan'ın Süleymaniye şaheserinin de ebediyen yaşamasını sağlayacak her düzenlemeyi takdirle karşılamak gerekiyor."
Flandin bakmaya doyamadığı İstanbul için kitabından şöyle diyor: "Her köşeden İstanbul'un sunduğu manzaralar o kadar güzeldir ki, en güzel olanını söylemeye kalkışsa insan şaşırır. Üş şehir ile -Suriçi İstanbul, Galata, Pera -sarılı Altın Boynuz şüphesiz en yücesidir. Çeşitli yerlerden sağlanan kısmi görüntüler, genel görünümüyle heyecan verici olduğu kadar, ayrıntılarıyla da baştan çıkarıcıdır. Ama İstanbul'un bir manzarası vardır ki, Victor Hugo'ya 'Orientales'de şu dizelere ilham vermiştir."
bu kıyıda İstanbul,
Bin oku birlikte yükselterek
denizin içinde demirlemiş uyuyan
bir donanmayı salıncakta sallar
Çok özel bir baskıyla basılan İstanbul kitabı meraklıların kütüphanesinde yer alması gereken önemli bir çalışma.
Eugéne Flandin kimdir?
Tam adı Jean Baptiste Eugène Napoléon Flandin. Fransız Sanatçı. 1809 yılında Napoli'de doğdu, 1876'da Paris'te öldü. Tarihi gravür, portre ve manzara ressamı. Ayrıca suluboya resimleri çalışmıştır. Oryantalist olarak da bilinir. 1837'de Cezayir'de Fransız ordusuna katılmıştır. 1840'da mimar ve ressam Pascal Coste'la İran'a gitmiş ve bölgenin eski ve yeni anıtlarını keşfetmiştir. Dönüşte Musul, Halep ve İstanbul'u gezmiştir.
İstanbul - Şehir ve Kültür
İstanbul'a Dair Set-4 Kitap Takım Kitap Açıklaması
Setin İçindeki Kitaplar
İstanbul (L'Orient)
Batılıların Türklere ve İslam'a olan ilgisi Osmanlı İmparatorluğu'nun güçlenmesinden sonra iyice arttı. Özellikle 16. yüzyıldan sonra Türkler ve İstanbul üzerine Batı'da çok çeşitli yayınlar çıktı.
Bu yayınların önemli bir kısmı Oryantalist bakış açısını içerdiği için pek objektif değildi. Genelde Türkler aşağılanır ve küçümsenirdi. Osmanlı İmparatorluğu'nun güç kaybetmeye başladığı 18. yüzyıldan sonra bu tür yayınlar daha da arttı. Aşağılama ve küçümseme bu yayınlarda da ağırlıktaydı.
Bazı istisna çalışmalarsa Türklere, İstanbul'a, İslam'a daha objektif yaklaşıyordu. Bunlardan biri de 19. yüzyılda İstanbul'u ve diğer birçok yeri ziyaret eden Eugene Flandin'in İstanbul
(L'Orient) isimli eseridir. Gravür, portre ve manzara ressamı olan Eugene Flandin sosyal ve siyasal yorumlarda bulunan diğer yazarların aksine farklı ve tarafsız yaklaşımda bulunuyor.
Flandin'in İstanbul'un camileriyle çok yakından ilgilendiği yazdığı ayrıntılı notlarla belli oluyor. Mimariyi çok sevdiğinden ve camilere eklenen estetik minarelerden övgüyle bahsediyor. Tabii bunda Flandin'in ressam olmasının büyük katkısı var.
Kitabı büyük bir titizlikle çeviren Orhan Koloğlu, Flandin'in camilerle ilgili tasviriyle ilgili şöyle diyor: "İstanbul'un profilini belirlemekte en önde gelen Süleymaniye camii hakkında Flandin'in değerlendirmesi şöyledir: 'İbadet yerinin boyutları ve kubbesinin yüksekliği ile İstanbul'un en büyük ve gösterişli camiidir. Altın Boynuz'a (Haliç), Tersane'ye ve İstanbul semtlerinden birinin üzerine yerleştiği küçük vadilerden birine egemen durumdaki bir tepenin doruğuna yerleşmiş olup, şahane bir mabedin bütün ihtişamını kendinde gösterir.' Dünyanın en ünlü eserlerinin de zamanın yıpratıcı etkilerini yaşadıkları bilinir. İtalyanların eğriliği ile ünlü Piza kulesini ayakta tutabilmek için nasıl çırpındıkları malumdur. Bizim de Tanrısal Bilgelik (Hagia Sophia) anlamını taşıyan adını değiştirmeye hiç kalkmadan minarelerle zenginleştirdiğimiz Ayasofya Camii'nin yaşaması için durmadan çaba sarfettiğimiz bilinir. Dolayısıyla Dünyanın en ünlü mimarları arasında sayılan Mimar Sinan'ın Süleymaniye şaheserinin de ebediyen yaşamasını sağlayacak her düzenlemeyi takdirle karşılamak gerekiyor."
Flandin bakmaya doyamadığı İstanbul için kitabından şöyle diyor: "Her köşeden İstanbul'un sunduğu manzaralar o kadar güzeldir ki, en güzel olanını söylemeye kalkışsa insan şaşırır. Üş şehir ile -Suriçi İstanbul, Galata, Pera -sarılı Altın Boynuz şüphesiz en yücesidir. Çeşitli yerlerden sağlanan kısmi görüntüler, genel görünümüyle heyecan verici olduğu kadar, ayrıntılarıyla da baştan çıkarıcıdır. Ama İstanbul'un bir manzarası vardır ki, Victor Hugo'ya 'Orientales'de şu dizelere ilham vermiştir."
...bu kıyıda İstanbul,
Bin oku birlikte yükselterek
denizin içinde demirlemiş uyuyan
bir donanmayı salıncakta sallar
Çok özel bir baskıyla basılan İstanbul kitabı meraklıların kütüphanesinde yer alması gereken önemli bir çalışma.
Eugéne Flandin kimdir?
Tam adı Jean Baptiste Eugène Napoléon Flandin. Fransız Sanatçı. 1809 yılında Napoli'de doğdu, 1876'da Paris'te öldü. Tarihi gravür, portre ve manzara ressamı. Ayrıca suluboya resimleri çalışmıştır. Oryantalist olarak da bilinir. 1837'de Cezayir'de Fransız ordusuna katılmıştır. 1840'da mimar ve ressam Pascal Coste'la İran'a gitmiş ve bölgenin eski ve yeni anıtlarını keşfetmiştir. Dönüşte Musul, Halep ve İstanbul'u gezmiştir.
İstanbul - Şehir ve Kültür
Şehir ve kültür kavramlarının dünyada birbirlerine bu kadar yakıştığı ve anlam kazandığı şehrin İstanbul olduğundan hiç kuşkumuz yok. Çünkü İstanbul, bütün hususiyetleri ile eşsizliğin bir arada ve doruk noktada bulunduğu bir dünya şehridir. Hiç abartısız ve gururla söylemek gerekirse İstanbul'la kıyaslanabilecek ve bir bütün olarak ondan daha üstün özellikleri haiz bir başka dünya şehri yok.
İstanbul'da yaşayan şehirliler olarak yukarıda ifade ettiklerimiz bütün içtenliğimizle kabulümüzdür. Eleştirimiz bugüne yöneliktir, bu şehri neden gereği gibi koruyamadığımız, geliştiremediğimiz ve (bu şehirden)yararlanamadığımıza ilişkindir. Şehir bir kültür ise, bu kültürü bireylere kazandıramadığımıza yöneliktir. İstanbul'un gelecek tasavvurunu oluşturamadığımız ve eşsiz potansiyelini bireysel ve sosyal kazanımlara dönüştüremediğimiz içindir.
Bir bütün olarak şehir kültürünü kazanmanın ve kazandırmanın en mükemmel yeri, kuşkusuz ve tartışmasız, eşsizliğin bir arada bulunduğu İstanbul'dur. İstanbul üzerinden kazandırılacak; şehri tanıma, kültürel mirası koruma bilinci, kültürel etkinlikler yapma ve katılım alışkanlığı yani bir bütün olarak şehir kültürü edinme, ülkemiz açısından müthiş bir kültürel dönüşümün habercisi olacaktır. Çünkü değer yaratıcı ve dönüştürücü olan, eğitimli insandır.
Her biri kendi branşlarında Türkiye'nin en iyileri olan isimler İSTANBUL'u yazdı. İstanbul'u bugüne dek hiç bilmediğiniz yönleriyle ifade eden bu isimlerin yorumlarına ve analizlerine hayran kalacaksınız.
Kızlarıma İstanbul
Canım Kızlarım,
Bir şehri anlatmak; yelken açtığın mavi suları, eteğinde uzandığın bir dağı anlatmaya benzemez elbet. Orada sınırlardan çok boşluklar vardır; sınır gözünün alabildiği, günbatımına kadar gidebildiğin yerdir. Boşluk görünmeyenle dopdolu, henüz şeffaf kelimeler…
Sonsuzluktur zaman, sonsuzluktur mekân. Hikâyesi sade "sen"dir ve "ışık"tır tek bilineni. Ve bildiğim öyle "yer"leri de anlatmak isterim size, belki başka bir zaman."
Sanem Bay, ilk kitabı Kızlarıma İstanbul'da, Yeditepeli şehrin sokaklarında geçirdiği günlerden, biriktirdiği anılardan kalanlarla okuyucusunu İstanbul'u başka türlü keşfetmeye davet ediyor. Yazar, günümüzün şehir mekânlarından, İstanbul'un kültür hayatından ve tarihi binalarından bahsederken, şehrin bir parçası olmak ve şehri korumak üzerine de çok şey söylüyor.
İstanbul , Dünyanın En Güzel Şehri