KitapSeç | 9,9 |
|
|||||
Satıcı: KitapSeç Satıcı Ünvanı: ADRES7 Elektronik Ticaret ve Bilişim Hizmetleri Anonim Şirketi İletişim: Satıcıların iletişim e-posta adresi kitapsec tarafından kayıt altındadır. |
Geyikli Park Sunay Akın İş Bankası Kültür Yayınları
Falih Rıfkı Atay`ın Ateş ve Güneş adlı kitabında, bir subayın kendisine yönelttiği şu eleştiriyle Çanakkale direnişine hak ettiği değeri vermeyişimizin çok eskilere dayandığını görebiliriz: "Siz gençler ne tembelsiniz? Hiçbir şey yazmıyorsunuz. Çanakkale`ye bir torpido şair ve ressam gitti. Daha bir kitap bile görmedik."
Oysa Çanakkale`yi ziyaret ederek, izlenimlerini aktarmaları istenen sanatçı heyeti, 11 Temmuz 1915`te Sirkeci`den trenle yola koyulur. Davete, aralarında İbrahim Çallı, Enis Behiç, Hamdullah Suphi, Ömer Seyfettin, İbrahim Alaattin, Nazmi Ziya ve Mehmet Emin`in de olduğu on yedi kişi katılır. "Heyet-i Edebiye" olarak anılan grup, bir İngiliz zırhlısı tarafından tahrip edilen Namık Kemal`in Bolayır`daki mezarını da ziyaret etmeyi unutmaz.
Davete katılamayanlar arasında öyle güçlü bir kalem vardır ki, eğer heyette o olsaydı Çanakkale Savaşı hakkında elimizde harika bir eser olabilirdi. Ancak gidemez, çok önemli bir mazereti vardır, ölüm döşeğindedir. Tevfik Fikret, başucunda duran Çanakkale`deki savaş alanlarına ziyareti içeren davetiyeye bakarak verir son nefesini…
Ve Sunay Akın, Çanakkale`den bindiği gemisiyle, dünyanın gizli kalmış pek çok kıyısına uğrayarak sürdürür yolculuğunu. Hiç anlatılmamış öyküler fısıldar kulağımıza, Geyikli Park subaya geç kalmış bir özürdür adeta.
Yazar Hakkında
|
Sunay AkınSokakları yokuş olan Trabzon’un, düz yer özlemiyle yapılan teraslı evlerinin birinde geçti çocukluğum. 1969’un 20 Temmuz gecesi, Ay’daki insanı görürüm umuduyla o terastan baktım gökyüzüne. O yıllarda dedeler şapkalı ve bastonlu olduğu için Şarlo’ya da aynı terasta özenmem zor olmadı. Saatli Maarif Takvimi’nin yapraklarının arkasına yazılı şiirleri okudum. İlk şiirimi, gardroptaki boş bir askıya yazdım ve ‘üşümüyor musun?’ diye sordum. Terzi babamın dükkanından aldığım kumaş parçalarını haritalardaki ülkelere benzeterek ceplerime doldurur, dünyayı ceplerimde taşıyacak kadar güçlü olduğuma inanırdım. Gördüğüm tüm telefon kulübelerine girdim, çıktım.. Ama, Süpermen’e uçma gücünü veren o sihirli telefon kulübesini hiç bulamadım! Trapezcilerin pelerinlerini çok sevdim bir de.. Kanatları olmadığı için uçmanın sırrının pelerinde olduğunu düşündüm ve bir gün evdeki bir perdeyi boynuma asarak çıktım sokağa. Annemin sesindeki sert rüzgarla da eve döndüm!
İstanbul’u ilk kez 7 yaşında gördüm ve babamın beni götürdüğü ilk yer de Arkeoloji Müzesi oldu. Trabzon’a geri dönünce bir çekmeceye annemin yüzüklerini, kolyelerini, küpelerini koyarak arkadaşlarımla ‘müzecilik’ oynamak için sokağa çıktım. Oyun ‘Süpermencilik’ gibi çok uzun sürmedi! Televizyondaki bir diziyi hiç kaçırmadım. O dizi başlamadan önce ekran ile arama çamaşır leğenini koyardım ve seyrederken başımı sürekli olarak suya daldırdıp, çıkarırdım. Bu yüzden, Kaptan Cousteau’nun arkasında, ona en yakın yüzen dalgıç olduğuma inandım.. Ama kendini sürekli olarak ‘Çocuk Ruh Doktoru’nun karşısında buldum! Yağmur suyundan okyanuslara, derelerden göllere yaptığım binlerce kağıt gemiyi bıraktım. Sonra, bu işten emekli oldum. Bu yüzden ilk ünvanım ‘kağıt gemilerden emekli kaptan’dır. Futbolda doksan dakika arkadaşlarına sırt çevirmeyen tek oyuncu olduğu için kaleciliği sevdim. Hezarfen Ahmet Çelebi ve Süpermen olamadım ama kaleci olarak uçtuğumda kimse beni yadırgamadı. Üniversite yıllarında, Cağaloğlu yokuşunu çıkan şairlerin ve yazarların iki, üç adım arkasından yürüdüm; sohbetlerinden yere düşen sözcükleri toplamak için. Kız Kulesi’ne çıkarak, bu tarihi mekanı ‘Şiir Cumhuriyeti’ni ilan ettim. Hayallerimi anlattım ama o yeri bile çok görüp, şiir akşamları, resim sergileri, konserler düzenlediğim küçük adadan kovuldum. O günden beri, Şiir Cumhuriyeti’nin devrik Cumhurbaşkanı olarak yaşıyorum. Hayatımdaki en önemli ödül ise Cemal Süreya’nın benim için ‘İlk şiirlerinden biriyle uçtu çocuk’ demesi oldu... Uçmak!.. Bundan daha büyük bir ödül kazanamayacağıma inanıyorum. |
1 |
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu Peyami Safa Ötüken Yayınları |
100.00 TL
75.00 TL
| 15300 adet Satıldı |
2 |
Değirmen Sabahattin Ali Yapı Kredi Yayınları |
45.00 TL
31.50 TL
| 10570 adet Satıldı |
3 |
Aşkımız Eski Bir Roman Ahmet Ümit Yapı Kredi Yayınları |
250.00 TL
175.00 TL
| 6299 adet Satıldı |
4 |
Son Kuşlar Bütün Eserleri 1 Sait Faik Abasıyanık İş Bankası Kültür Yayınları |
96.00 TL
67.50 TL
| 4452 adet Satıldı |
5 |
Ateşten Gömlek Can Yayınları (Sadeleştirilmiş Metin) |
240.00 TL
168.00 TL
| 4393 adet Satıldı |
6 |
İntibah Günümüz Türkçesiyle Namık Kemal İş Bankası Kültür Yayınları |
62.00 TL
43.00 TL
| 4364 adet Satıldı |
7 |
Kardeşimin Hikayesi Zülfü Livaneli İnkılap Kitabevi |
225.00 TL
157.50 TL
| 4229 adet Satıldı |
8 |
Mai ve Siyah Günümüz Türkçesiyle Halit Ziya Uşaklıgil İş Bankası Kültür Yayınları |
86.00 TL
60.50 TL
| 4122 adet Satıldı |
9 |
Küçük Şeyler Samipaşazade Sezai İş Bankası Kültür Yayınları |
50.00 TL
35.00 TL
| 3600 adet Satıldı |
10 |
Petey Beyaz Balina Yayınları |
170.00 TL
127.50 TL
| 3499 adet Satıldı |
|