İstanbul’un konak yaşamını ve ara sokaklarını ustalıkla anlatan Hüseyin Rahmi Gürpınar, Eşkıya İninde romanında farklı bir çevreye yönelerek bu kez bir macera romanına imza atıyor. Önce İkdam gazetesinde tefrika edilen, ardından 1935’te kitap olarak basılan Eşkıya İninde, edebiyat tarihimizde eşkıyaların hayatlarına eğilen ilk romandır. Nefi Bey, kayınbiraderi Hikmet Enis ve uşakları Murtaza Değirmendere’deki çiftliklerini kontrol etmek amacıyla yola çıkarlar. Dağ yollarını tırmanmaya başlarken eşkıyalar tarafından kaçırılan kahramanlarımız maceradan maceraya sürüklenirler. Üstelik amansız eşkıyaların ellerine düşenler yalnızca onlar da değildir. Romanın zemininde eşkıyaların yaşamlarının yanı sıra 1920’lerde yoksul Anadolu’nun panoramasını merkezi idareyi de yer yer eleştirerek ince fırça darbeleriyle tasvir eden Hüseyin Rahmi, macera romanı türünde de ustalığını ortaya koymuştur.
“Helal, haram sözü kitaplarda kaldı. Şehrin içinde, dışında hep haydutluk. Birtakımı yiyor, birtakımı da yiyenlere ses çıkaramıyor. Sonra ‘memleket batıyor’ diye bağrışıyorlar. Bir memleket haksızlıktan, hırsızlıktan batar. Bu, buradan çalar. O, oradan aşırır. Hepsi bir yol tutturmuş, gider. Zavallı günahsız Bekir ile Mustafa eşkıya kurşunuyla vurulur, ölür. Biz hep daha iyi günler göreceğiz diye bekleriz. Gün günden daha beter oluruz.”
Yazar Hakkında
|
Hüseyin Rahmi Gürpınar19 Ağustos 1864`te İstanbul`da doğdu. 8 Mart 1944`te Heybeliada`da yaşamını yitirdi. Heybeliada`daki Abbas Paşa Mezarlığı`na defnedildi. Roman ve öykü yazarı.
Eserlerinde 19 ve 20`nci Yüzyıl başındaki İstanbul yaşamını gerçekçi bir biçimde yansıttı. Hünkar yaveri Mehmet Sait Paşa`nın oğlu. 3 yaşında iken annesinin ölümü üzerine Girit`te bulunan babasının yanına gönderildi. İlkokula burada başladı. Babası tekrar evlenince 6 yaşında İstanbul`a anneannesinin Aksaray`daki Konağı`na döndü. Yakubağa Mektebi, Mahmudiye Rüşdiyesi ve İdadide öğrenim gördü. 1878`de Mekteb-i Mülkiye`ye girdi. 1880`de hastalık nedeniyle ikinci sınıfta iken okulu bıraktı. Kısa bir süre Adliye Nezareti Ceza Kalemi`nde memur, Ticaret Mahkemesi`nde Azâ Mülazımı olarak çalıştı. 1887`de Ahmed Mithad Efendi`nin Tercüman-ı Hakikat gazetesinde yazmaya başladı. Batı uygarlığının yaşantısını taklit ederken gülünç duruma düşen insanları anlattığı ilk romanı "Şık" aynı yıl bu gazetede tefrika şeklinde yayınlandı. Paul Bourget, Paul de Kock, Alfred de Musset gibi Fransız yazarlardan çeviriler yaptı. 1894`te İkdam gazetesine geçti. Kendisine büyük ün sağlayan ilk eseri "Mürebbiye" ile "Metres", "Tesadüf" ve "Nimetşinas" bu gazetede tefrik edildi. Sansürün "Alafranga" (1911`de "Şıpsevdi" adıyla basıldı) romanını yasaklaması üzerine yazarlığı bıraktı. 1908`e kadar suskun kaldı. İkinci Meşrutiyet döneminde Ahmet Rasim ile birlikte 37 sayı süren "Boşboğaz ile Güllâbi" adlı mizah dergisini çıkardı. Sabah ve Vakit gazetelerinde çalıştı. 1912`de Heybeliada`ya taşındı. Kütahya milletvekili olduğu 1936-1943 dışında tüm yaşamını Heybeliada`da geçirdi. 1924`te Son Posta gazetesinde tefrik edilen "Ben Deli miyim" romanı ahlaka aykırı bulunarak yargılandı, beraat etti. Anneannesinin yalısında dadılar arasında geçirdiği çocukluk ve gençlik yılları, İstanbul yaşamı ve insanlarını tüm detaylarıyla öğrenmesini sağladı. Ev kadınlarının çeşitli konulardaki düşüncelerini öğrendi. Batılı yazarların yanısıra Türk halk edebiyatından da yararlandı. Romanı ahlakın aynası olarak gördü. Geniş bir okur kitlesine ulaşabilmek için yalın bir dil kullandı. Çok okunan bir yazar olmasını da bu yalınlığına bağladı. Eserlerinde toplumsal ve ekonomik eşitsizlikleri, kadın-erkek ilişkilerini, din sorunlarını konu aldı. Zeki ve kurnazların, saf ve cahilleri kandırarak işlerini yürüttükleri çarpık bir düzenden kurtulmak için akılcı düşüncenin gelişmesi gerektiğini savundu. Dar sokakları, ahşap evleri, konakları, yalıları ve çarşılarıyla hep İstanbul`u işledi. Romanlarında döneminin İstanbul`un her kesiminden, sınıfıntan insana yer verdi. Külhanbeyler, züppeler, fahişeler, hanımefendiler, mahalle kadınları, paşalar, memurlar, beslemeler, imamlar, esnaf. Çevre betimlemeleri üzerinde durmaktansa karakterlerini güçlendirmeyi tercih etti. Bu karakterleri yerel şivelerle konuşturmakta ustalaştı. Emile Zola`nın deneysel roman yöntemini benimsedi ve uyguladı. Ömrünün son otuz yılını Heybeliada`daki köşkünde yazarak geçirdi. En çok ürün veren, en çok okunan ve sevilen yazarlardan biri oldu. |
1 |
Romeo ve Juliet Hasan Ali Yücel Klasikleri |
60.00 TL
42.00 TL
| 11556 adet Satıldı |
2 |
Gurur ve Önyargı Hasan Ali Yücel Klasikleri |
125.00 TL
88.00 TL
| 10166 adet Satıldı |
3 |
Yeraltından Notlar Fyodor Mihayloviç Dostoyevski İş Bankası Kültür Yayınları |
60.00 TL
42.00 TL
| 6755 adet Satıldı |
4 |
Beyaz Diş Jack London İş Bankası Kültür Yayınları |
82.00 TL
58.00 TL
| 4189 adet Satıldı |
5 |
Suç ve Ceza Fyodor Dostoyevski Can Yayınları |
250.00 TL
175.00 TL
| 4073 adet Satıldı |
6 |
Uğultulu Tepeler Can Yayınları |
220.00 TL
154.00 TL
| 3999 adet Satıldı |
7 |
Beyaz Zambaklar Ülkesinde Grigoriy Petrov İndigo Kitap |
90.00 TL
58.50 TL
| 3506 adet Satıldı |
8 |
Dorian Grayin Portresi Oscar Wilde İş Bankası Kültür Yayınları |
80.00 TL
56.00 TL
| 3207 adet Satıldı |
9 |
Yaşlı Adam ve Deniz İhtiyar Balıkçı Bilgi Yayınevi |
150.00 TL
105.00 TL
| 2407 adet Satıldı |
10 |
Vahşetin Çağrısı İş Bankası Kültür Yayınları |
56.00 TL
39.00 TL
| 1958 adet Satıldı |
|