Ara
24 Saatte Kargoda
Siparişleriniz aşağıda belirtilen şartlar dâhilinde, 24 saat içinde ilgili kargo firmasına teslim edilmektedir.
Hafta içi saat 17.00'ye kadar verilen siparişlerde geçerlidir. Cumartesi-Pazar ve resmi tatil günlerinde alınan siparişlerde geçerli değildir. Saat 17.00'den sonra verilen; ödemesi veya onayı 17.00'den sonra yapılan siparişler ertesi gün işleme alınır. Sepetteki tüm ürünlerin "24 Saatte Kargoda" taahhütüne sahip olması gerekmektedir.

Stoklu ürünlerde, sonradan tespit edilecek ürün kusurları sebebiyle gecikme yaşanabilir.
İade veya iptal gibi işlemler sebebiyle düzenlenen siparişlerde geçerli değildir.
24 saat içinde kargo firmasına verilen siparişlerin adrese teslim süresi, kargo firmasına ve teslimat adresine göre değişebilmektedir.
Mücbir sebep halleri saklıdır. KitapSeç bu taahhütte değişiklik yapma hakkını saklı tutar.
Satıcı Puanı: 9,9
Kitapsec.com müşterileri tarafından verilen zamanında gönderim, paketleme ve genel alışveriş deneyimi puanlarına göre satıcı puanı hesaplanmaktadır. Değerlendirmeler son 6 ay içerisinde yapılan değerlendirme sayısını vermektedir.

Yıkık Bir Çocuk Bahçesi Gibiydi Yüzü Çınar Yayınları

%30
16.66 TL
11.67 TL
Bu ürün tedarik aşamasındadır
Mağaza : KitapSeç
9,9
Yayınevi / Marka : Çınar Yayınları
Yazar : Akgün Akova
ISBN : 9789753480956
Kazancınız : 4.99 TL
Kazanacağınız Puan : 11 Puan
Sayfa Sayısı : 224
Kitap Ebatı : 14x20
Bugün Ziyaret : 2 kişi bu ürüne baktı
Kargo İndirimi : 590 TL üzeri Kargo BEDAVA
Tedarik Süresi : Yaklaşık 2 İş Günü
Bu ürün size KitapSeç tarafından gönderilecektir

Yıkık Bir Çocuk Bahçesi Gibiydi Yüzü Çınar Yayınları

… Türkiye PEN yazarlar Derneği üyesi olarak 35. Saraybosna Şiir Günleri'ne katılmak üzere Saraybosna'ya gittiğimde, kuşatma sona ereli hemen hemen bir yıl olmuştu. Kent, onarılma ve yapılanma süreci içindeydi. Saraybosna Kitaplığı'ndaki açılış töreninde, kitaplık yandıktan sonra, kentin üzerinde küllerin günlerce uçuştuğunu anlattılar. Çocuk bahçeleri ve parklar mezarlık olmuştu. Sokaklarda, Sırp bombalarıyla ölen sivillerin kanlarının döküldüğü yerlerin çıkmaz kırmızı boya ile boyandığını gördüm. Üzerlerine bastığımda içim titredi.Döndüğümde Saraybosna ve Mostar'da gördüklerimi, duyduklarımı, okuduklarımı, düşlediklerimi ve içimde çırpınanları yazmaya karar verdim. Orada yaşanan, bir Hristiyan- Müslüman savaşı değildi. Böyle bir düşünceye acı acı gülümsüyordu Saraybosnalılar. Bosna-Hersek'te binlerce insanı öldüren, yaralayan, evinden eden, sakat bırakan, kadınların tecavüze uğramasına yol açan bu ağlatıya "savaş" demeye insanın dili varmıyor. Avrupa'nın Naziler'den sonra yaşadığı ikinci kitlesel faşist saldırıydı bu. İnsanların ırk farklılığı söz konusu edilerek gerçekleştirilen bir soykırımdı. Goytisolo'nun Saraybosna Yazıları'nda anlattığı , "Başıbozuk Sırp grubu 'Beyaz Kartallar'ın, bir bölümünü öldürüp köprünün üzerinden Drina'ya attıkları, bir bölümünü de, zaten herkesin bildiği nişancılıklarını üzerlerinde kanıtlamak için bir mayın tarlasına salıverdikleri Vişgrad Özürlü Çocuklar Yurdu'ndaki kızların inanılmaz sonu" sonu bile gerçekleştirilen soykırımın dehşetini bize yansıtmaya yeter. (Saraybosna Kırmızısı 1.)* * *Onu hastaneye getirdiklerinde, yaşamla ölüm arasındaki iplikten köprüyü geçmek üzereydi. Yakınında patlayan bir bomba çenesini parçalamış, alt dudağı ve alt çene dişleri yok olmuştu. Akıllarını yitirmemek için delicesine çalışan; elektriksiz, susuz, yakıtsız hastanelerde ameliyat yapmaya çalışan hekimler onu yaşatmak için tam dört gün azraille yumruk yumruğa kavga ettiler. Adam komadan çıkıp, kendine geldiğinde elleriyle bir şeyler anlatmaya çalıştı. Hekimler ve hemşireler ne dediğini anlamak için başına toplandılar. İçlerinden biri de, Belma adında bir hekimdi. Adam, Belma'yı işaret ediyor, ama kimse söylemek istediğini anlamıyordu. Adamın bir göçük kapısı gibi duran ağzının içine bakamıyorlardı. Parçalanan çenesi, ancak tıslamasına olanak tanıyordu. Yaşam bu korkunç iletişim güçlüğünü görünce, bir tanıdık yaratarak, adamın sözlerini Belma'nın duymasına olanak tanıdı:"Lütfen Beni öper misiniz?"Genç kadının içi ürperdi, öptüğü bütün erkeklerin dudakları birer birer gözünün önüne geldi. Böyle bir şeyi yapamayacağını düşündü. Adamın sargılar içindeki yüzüne baktığında, gözlerinin birer buzdolabına dönüştüğünü gördü. O zaman, çenesi parçalanan adamın ölmediğine inanıp yaşama tutunması için, parçalanmış üst dudağının başka bir dudağın sıcaklığını duyması gerektiğini anladı.Eğilip adamı öperken, arkadaşları başlarını eğerek yaşlarla dolu gözlerini kapadılar.Ön Kapak Portresi: Tamara de LempickaArka Kapak Fotoğrafı: Naida Ademoviç
 

Bu Ürüne Bakanlar Bunlarada Baktı
Kategoriye Ait En Çok Satan Ürünler
Kategoriler