24 Saatte Kargoda |
Siparişleriniz aşağıda belirtilen şartlar dâhilinde, 24 saat içinde ilgili kargo firmasına teslim edilmektedir. Hafta içi saat 17.00'ye kadar verilen siparişlerde geçerlidir. Cumartesi-Pazar ve resmi tatil günlerinde alınan siparişlerde geçerli değildir. Saat 17.00'den sonra verilen; ödemesi veya onayı 17.00'den sonra yapılan siparişler ertesi gün işleme alınır. Sepetteki tüm ürünlerin "24 Saatte Kargoda" taahhütüne sahip olması gerekmektedir. Stoklu ürünlerde, sonradan tespit edilecek ürün kusurları sebebiyle gecikme yaşanabilir. İade veya iptal gibi işlemler sebebiyle düzenlenen siparişlerde geçerli değildir. 24 saat içinde kargo firmasına verilen siparişlerin adrese teslim süresi, kargo firmasına ve teslimat adresine göre değişebilmektedir. Mücbir sebep halleri saklıdır. KitapSeç bu taahhütte değişiklik yapma hakkını saklı tutar. |
Ölü Canlar Cumhuriyet Kitapları |
|||
|
|||
|
|||
|
Madımak Oteli’nde insanlarımızın yanışını televizyondan izlemiştim. Bu görüntüler insanımızı derinden yaralamış, beni bunalıma sokmaya yetmişti. 60’lı yılların sonlarına doğru akşamüzeri babam eve gelmişti. Yozgat’ta idik o yıllar, babam sürgüne gönderilmişti, ben lise öğrencisiydim. Kapıdan girdiğinde üstü başı iyi görünmüyordu. "Neredeyse bizi yakıyorlardı!" demişti. Türkiye Öğretmenler Sendikası’nın Kayseri’deki bir kongresine gitmiş, kongrenin yapıldığı sinema ateşe verilmişti. Fakir Baykurt babamın yakın arkadaşıydı. Hepsi Köy Enstitüsü mezunu, birer ‘aydınlanma savaşçısı’ydı. Madımak Katliamı bana o günü anımsatmıştı. Demek ki bu durum, belki de Anadolu’da tarihsel bir gelenekti ve her an tekrarlanabilirdi... Yakmak, acı çektirmek, iz bırakmamak, küllerini rüzgâra savurmak... Ölenlerin arasında birkaç yakın arkadaşım, sevdiğim yazarlar vardı... Onları o dönemin meyhanesi Kardelen’den tanıyordum. Birkaç yıl sonra bir gün, mahkeme başkanının son kararında söylediği cümleyi, "Türk Ulusu tarihte geçirdiği en zor dönemlerde bile böyle vahim bir olay görmemiştir..." dediğini okudum bir gazetede. İşte o an ‘bu olay unutulamaz, geçiştirilemez, görmezlikten gelinemez’ dedim kendi kendime. İçinde bulunmadığım, uzaktan, TV’de izlediğim bir ‘katliam’ı yazacaktım ilk kez. Davada müdahil bir avukat arkadaşıma gittim, bütün dosya ve belgeleri istedim kendisinden. Sıra, "içinde olmadığım" acı verici bir öyküyü tasarlamaya gelmişti... Ölü Canlar, böyle yazıldı.
Kategoriye Ait En Çok Satan Ürünler |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|